2 ELMA (yaşanmış gerçk )
1 sayfadaki 1 sayfası
2 ELMA (yaşanmış gerçk )
Tarih 12 eylül ihtilalinin hemen sonraları...
Bir çok devlet kurumunun başında halen
asker kökenli insanlar bulunuyor.
Kayseri nin o zamanlar merkez köyü olan
şimdilerde metropol Melikgazi ilçesine
bağlı Nize köyü ve zamanın muhtarının
köye getirmeye çalıştığı telefon
santralinin bir hikayesidir bu aslında.
Muhtar defalarca müracaat etmesine rağmen
bir türlü köyüne telefon santrali getirilmesini
sağlayamamıştır. Ufak bir yer olduğu için de
konunun dedikodusu çok olmaktadır.
Köyün en büyük özelliği de insanlarının genelde
hep başka şehirlerde yaşıyor olmasıdır. İnşaat
ustalarının bol olduğu bir yöredir aynı zamanda.
Ve muhtar son bir umutla valizini hazırlamaya
başlar. Köyde yapılan dedikoduya bir son
verecektir artık. Ankaraya gidecek,
gerekirse Genel müdürlükte yatacak
ama santrali getirecektir köye.
Valizini hazırladığını gören annesi,
iki elma uzatır muhtar oğluna.
Al oğlum! Şu iki elmayı da yanına koy.
Almak istemez muhtar, git işine anne
diyecek olur. Sonra, kalbi kırılmasın
diye alır elmaları valize koyar.
Ve çıkar yola; Ankara'ya zamanın
PTT Genel Müdürlüğüne varır.
Genel müdürlükteki bir çok personel,
gide gele orayı su yolu yapan
muhtarı tanımaktadır artık.
Özel kalemden eski bir asker emeklisi olan
genel müdürle görüşmek için randevu ister.
Genel müdür, muhtarın tekrar tekrar gelişinden
oldukça rahatsızdır. Kabul etmek istemez.
Epey bir müddet bekletir kapıda. Nihayet
odasına kabul ettiğinde yüksek bir sesle kızar
muhtara ; Niye geldin yine muhtar, sen
olmazdan anlamaz mısın kardeşim? diyerek
azarlar muhtarı. Muhtar ise; Efendim bu benim
için çok önemli bir şey, köy halkına söz verdim,
santrali almadan gitmeyeceğim buradan. Aha bak,
valizimle geldim. Gerekirse burada yatacağım.
Daha bir sinirlenen genel müdür; Kardeşim sen
yoktan anlamaz mısın? Yok diyoruz sana yok...
Haydi, çıkar cebinden bana bir elma ver !
Genel müdürün maksadı işin olmazlığını
izah etmektir. Muhtar güler, tam o sırada aklına
annesinin alması için ısrar ettiği iki elma gelmiştir.
Hemen valizini açar ve elmanın birisini
genel müdürün önüne koyar, diğerini de
kendisi yemeye başlar. Genel müdür
hayretler içindedir, hemen telefona sarılıp
Kayseri PTT Başmüdürünü arar;
Aloo, şu an Nize köyü muhtarı yanımda,
bu adam Kayseri'ye varmadan köyüne
santral gidecek ! Muhtar Kayseri'ye
geldiğinde telefon edecek ve köyü ile
görüşme yapabilecek... Aksi takdirde
hiç birinizi orada görmek istemiyorum...
Muhtar neşe içinde döner köyüne ve
giderken ısrarla: "Şu iki elmayı da yanına al !"
diyen annesinin eline sarılır, öper, öper, öper...
Bir çok devlet kurumunun başında halen
asker kökenli insanlar bulunuyor.
Kayseri nin o zamanlar merkez köyü olan
şimdilerde metropol Melikgazi ilçesine
bağlı Nize köyü ve zamanın muhtarının
köye getirmeye çalıştığı telefon
santralinin bir hikayesidir bu aslında.
Muhtar defalarca müracaat etmesine rağmen
bir türlü köyüne telefon santrali getirilmesini
sağlayamamıştır. Ufak bir yer olduğu için de
konunun dedikodusu çok olmaktadır.
Köyün en büyük özelliği de insanlarının genelde
hep başka şehirlerde yaşıyor olmasıdır. İnşaat
ustalarının bol olduğu bir yöredir aynı zamanda.
Ve muhtar son bir umutla valizini hazırlamaya
başlar. Köyde yapılan dedikoduya bir son
verecektir artık. Ankaraya gidecek,
gerekirse Genel müdürlükte yatacak
ama santrali getirecektir köye.
Valizini hazırladığını gören annesi,
iki elma uzatır muhtar oğluna.
Al oğlum! Şu iki elmayı da yanına koy.
Almak istemez muhtar, git işine anne
diyecek olur. Sonra, kalbi kırılmasın
diye alır elmaları valize koyar.
Ve çıkar yola; Ankara'ya zamanın
PTT Genel Müdürlüğüne varır.
Genel müdürlükteki bir çok personel,
gide gele orayı su yolu yapan
muhtarı tanımaktadır artık.
Özel kalemden eski bir asker emeklisi olan
genel müdürle görüşmek için randevu ister.
Genel müdür, muhtarın tekrar tekrar gelişinden
oldukça rahatsızdır. Kabul etmek istemez.
Epey bir müddet bekletir kapıda. Nihayet
odasına kabul ettiğinde yüksek bir sesle kızar
muhtara ; Niye geldin yine muhtar, sen
olmazdan anlamaz mısın kardeşim? diyerek
azarlar muhtarı. Muhtar ise; Efendim bu benim
için çok önemli bir şey, köy halkına söz verdim,
santrali almadan gitmeyeceğim buradan. Aha bak,
valizimle geldim. Gerekirse burada yatacağım.
Daha bir sinirlenen genel müdür; Kardeşim sen
yoktan anlamaz mısın? Yok diyoruz sana yok...
Haydi, çıkar cebinden bana bir elma ver !
Genel müdürün maksadı işin olmazlığını
izah etmektir. Muhtar güler, tam o sırada aklına
annesinin alması için ısrar ettiği iki elma gelmiştir.
Hemen valizini açar ve elmanın birisini
genel müdürün önüne koyar, diğerini de
kendisi yemeye başlar. Genel müdür
hayretler içindedir, hemen telefona sarılıp
Kayseri PTT Başmüdürünü arar;
Aloo, şu an Nize köyü muhtarı yanımda,
bu adam Kayseri'ye varmadan köyüne
santral gidecek ! Muhtar Kayseri'ye
geldiğinde telefon edecek ve köyü ile
görüşme yapabilecek... Aksi takdirde
hiç birinizi orada görmek istemiyorum...
Muhtar neşe içinde döner köyüne ve
giderken ısrarla: "Şu iki elmayı da yanına al !"
diyen annesinin eline sarılır, öper, öper, öper...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz